İklim Değişikliğinin Termik Santral Verimliliğine Etkisi Araştırılacak

İklim değişikliği kaynaklı etkilerin termik santral performans kriterlerinde yaratabileceği olumsuz etkilerin araştırılmasının hedeflendiği proje çalışması başlatılmıştır. Proje çıktılarının elektrik üretim tesisi yatırımları, mevcut tesislerin rehabilitasyonu ve uyum açısından dikkate değer sonuçlar vermesi ve ülkemiz iklim kuşağındaki ülkeler için de rehber olması beklenmektedir.

EÜAŞ termik santrallarından tesis yeri, teknoloji ve kondense soğutma tipi temelinde yapılan seçimle belirlenen tesisler üzerinde durum çalışması ve risk değerlendirmesi yapılacaktır.Özellikle su varlıklarına bağlı değişikler ile aşırı hava olaylarına bağlı riskler üzerinde detay çalışma yürütülecektir. Projenin, Türkiye’deki tüm termik enerji üreticileri için önemli çıktılar sunması beklenmektedir.

EÜAŞ ve GTE Carbon ortaklığında yürütülecek projede türbin kondense soğutma suyu olarak kullanılan su kaynaklarında görülebilecek yüzey sıcaklık artışı, yüksek buharlaşma kaybı, ortam sıcaklığının ortalamaların üzerinde seyretmesi ve benzeri olumsuzluk ve kısıtların santral işletmelerinde yaratacağı verim ve üretim kaybı risk değerlendirmesi çalışılacaktır. Proje sonuçlarının elektrik arz güvenliği bağlamında farkındalık yaratacağı beklenmektedir.

Dünyada, iklim değişikliği adaptasyonu anlamındaki iyi uygulamalar, strateji ve mevzuat çalışmalarının da inceleneceği çalışma sonunda suya bağlı riskler ve iklim değişikliğine uyum konusunda teknik ve stratejik önlemlerden meydana gelen öneriler sunulacaktır. Çalışma kapsamında, iki kömürlü termik santral detaylı analize tabi tutulacak ve bir anlamda termik santrallerin su ayakizi örneği ortaya konacaktır.

Projemiz, İngiliz New Caste Universitesi İnşaat Mühendisliği ve Yer Bilimleri Bölümü’nden akademisyenler ve Dünya Bankası’na danışmanlık yapan risk değerlendirme uzmanları ile ortaklaşa yürütülecektir. Proje finansmanı, İngiltere Büyükelçiliği, Refah Fonu tarafından sağlanmaktadır.

Egemen Metalurji, Sera Gazı Yönetmeliği’ne GTE Carbon ile hazırlanıyor

Egemen Metalurji, “Sera Gazı Emisyonlarının Takibi (SGET) Hakkında Yönetmelik” kapsamında emisyon izleme raporunu GTE Carbon ile oluşturacak.

Payas Organize Sanayi bölgesinde 35.000m2 alan üzerine kurulu ve işletme üretim kapasitesi 300.000 ton/yıl olan entegre çelikhane ve haddehaneden oluşan tesis Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 17 Mayıs 2014 tarih ve 29003 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren SGET Hakkında Yönetmelik kapsamında sera gazı izleme raporunun hazırlanması çalışmalarına başlamıştır.

Yönetmelik kapsamında giren tesisler en geç 1 Ekim 2014 tarihine kadar izleme planlarını onaylanmak üzere Bakanlığa iletmekle yükümlü olmakla birlikte, 2015 yılı boyunca bu izleme planı doğrultusunda yıllık sera gazı emisyonlarını izleyecekler ve 30 Nisan 2016 tarihine kadar doğrulanmış yıllık sera gazı emisyon raporlarını Bakanlığa sunacaklardır.

Uzman GTE Carbon ekibi ile emisyon izleme planlarının hazırlanması ötesinde Egemen Metalurji, veri yönetimi, sayaç kalibrasyonları ve mevzuata iyi hazırlanılması yönünde kapsamlı bir çalışma gerçekleştirecektir.

Sera Gazı Emisyonlarının Takibi Hakkında Yönetmelik

Bildiğiniz üzere, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı “Sera Gazı Emisyonlarının Takibi (SGET),  Hakkında Yönetmelik” 17 Mayıs 2014 tarih ve 29003 sayılı Resmi Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 2012 yılında yürürlüğe konmuş olan yönetmeliği geçersiz kılan yeni yönetmelik çerçevesinde kapsam dahilinde olan tesisler 1 Ekim 2014 tarihine kadar izleme planlarını onaylanmak üzere Bakanlığa iletmekle yükümlüdürler. Bu tesisler, 1 Ocak 2015 tarihinden başlayarak yıllık sera gazı emisyonlarını izleyecekler ve 30 Nisan 2016 tarihine kadar doğrulanmış yıllık sera gazı emisyon raporlarını Bakanlığa sunacaklardır.

Bu kapsam dahilinde, sadece izleme raporlarının hazırlanması değil, yıllık raporlamaların da kolay, doğru ve tutarlı bir şekilde hazırlanmasına yönelik olarak tesislere ihtiyaçları doğrultusunda kapsamlı çalışmalar sunan GTE Carbon, uzman ekibi ile  aşağıdaki konularda hizmet sunmaktadır:

–          İzleme planlarının hazırlanması

–          Yıllık emisyon raporlarının hazırlanması

–          Yönetmelik boşluk analizinin yapılması

–          Veri toplama, izleme ve muhafaza sistemleri hakkında danışmanlık

–          Eğitim

GTE Carbon, bugüne kadar farklı pek çok sektörden 40’a yakın firma ile 80 kadar emisyon azaltım ve karbon ticareti projesi gerçekleştirmiş, 20 kadar SGET/ EU ETS, ISO 14064 ve CDP raporlaması çerçevesinde proje yürütmüştür. 2012 yılından bu yana SGET kapsamında hizmet veren firmamız, başta enerji, kağıt ve gıda olmak üzere tesislere mevzuata hazırlık çalışmaları konusunda destek vermiş; tesis izleme raporları hazırlamış ve ilgili personele kapsamlı eğitimler vermiştir.

17 Mayıs 2014’te yayımlanan yönetmeliğin ardından firmaların beklediği “İzleme ve Raporlama Kılavuzu” ile ilgili Tebliğ ile izleme raporuna ait formatın, yakında Bakanlık tarafından yayınlanması beklenmektedir.

Yönetmelik hakkında detaylı bilgi almak için GTE Carbon ile İLETİŞİM‘e geçebilirsiniz.

İklim Değişikliği Müzakereleri- COP 19

İklim Değişikliği Müzakereleri- COP 19

2009 yılında Kopenhag’da başarısızlıkla ve Kyoto sürecinin sekteye uğraması ile beklenti seviyeleri iyice düşen İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Taraflar Konferansı’nın 19.’su (COP-19) 11- 22 Kasım 2013 tarihlerinde Polonya’nın Varşova kentinde gerçekleştirildi.

190 ülkeden 9.000 kişinin katılımı ile gerçekleştirilen zirve, eşzamanlı olarak Varşova’da düzenlenen “İklim ve Kömür Zirvesi”nin gölgesinde başladı. Gelişmiş ülkelerle iklim finansmanı, yeni piyasa bazlı mekanizmalar ve zarar-kayıp telafi mekanizması gibi konularda çıkmazlara giren tartışmalar, Avusturalya ve Japonya’nın emisyon azaltım hedefini daha düşük düzeylere çekmesi ile birlikte en tepe noktasına vardı. Bunun üzerine G77 Ülkeleri, Çin ve sivil toplum örgütleri toplantıyı terk ettiler.

Türkiye de zirveye hiçbir resmi temsilci göndermemesi, İklim Değişikliği Dairesini kapatması sebebi ile “Günün Fosili” ülkeler arasındaki yerini aldı.

COP-19’un amacı Durban Yol Haritası’nda kararlaştırıldığı gibi 2020’den itibaren yürürlüğe konması beklenen “protokol, yasal doküman ya da kararlaştırılmış bir sonuç hakkında rapor oluşturmaktı.

Zirveden öne çıkan bazı başlıklar ve gelişmeler şöyle:

  • “Taahhüt” (commitment)  sözcüğü yazılı metinlerden çıkarılarak “katkı” (contribution) kelimesi kullanılmaya başlandı. Ülkelerin hedef süreleri de esnek olabilecek. Bu da, 2015’te Paris’te kesinleşmesi beklenen ve 2020’den itibaren geçerli olacak iklim rejiminde Kyoto Protokolü gibi yasal olarak bağlayıcı yükümlülükler yerine, ülkelerin kendi politika ve ekonomilerine uygun “katkılar” ile bir ulusal program ortaya koyacağı durumunu biraz daha güçlendiren bir gelişme.  Hali hazırdaki politikalar ile ortalama yaklaşık 4 derecelik bir sıcaklık artışına doğru giden dünyamızda (“güvenli” artış seviyesi 2 derece), liderler yine bilimin ortaya serdiği gerçeklere ve uyarılara kulak tıkamış oldular.
  • Bu çerçevede, 2020’den itibaren artık bütün ülkeleri içine alan bir sistemin kurulması bekleniyor. Gelişmekte olan ülkelerin katkılarını “NAMA” (ulusal olarak uygun azaltım eylem planları) dahilinde sunmaları ve şeffaf bir MRV (izleme, raporlama, doğrulama) sistemi ile finansman desteği alabilmeleri planlanıyor.
  • Tarihsel olarak emisyonlardan sorumlu olan gelişmiş ülkelerin, şu anda iklim değişikliğinin etkilerini güçlü bir şekilde yaşayan ancak tedbir almak ve uyum çalışmaları gerçekleştirmek için yeterli kaynağa sahip olmayan az gelişmiş ya da fakir ülkelerin kayıp-zararlarının telafi edilebilesine yönelik olarak “kayıp-zarar telafi fonu” oluşturulması üzerine ortak bir metin zirvenin son gecesi oluşturulabildi. Buna göre, 2014 yılından itibaren kalkınmış ülkelerin iklim değişikliğinden zarar gören ülkelere bilgi ve fon aktarmaya başlamasını öngörülüyor ancak çok net ifadelerin olmadığı metin sebebi ile bu konudaki beklentiler de düşük.
  • Yeni piyasa tabanlı mekanizmalar konusunda gelişme kaydedilemedi.
  • Her zaman olduğu gibi gelişmiş ülkelerin resmi sözcüleri, zirveyi “2015’te anlaşmaya varılması kararlaştırılan yeni anlaşmanın yol haritasını oluşturmada zor ama kilit konularda başarılı” olarak tanımlarken sivil toplum kuruluşları ile az gelişmiş ülkeler sonucun 2015 için umut vaat etmediklerimi ifade ettiler.
  • Karbon piyasaları açısından bakıldığında zirve, piyasanın toparlanmasına yardımcı olabilecek sinyaller vermekten uzaktı. Bu durumda, özellikle 2011’den bu yana düşüş eğiliminde olan karbon piyasalarının, ülkemizde ya da dünyada büyük bir sürpriz olmaz ise,  en iyi ihtimalle 2015 zirvesine kadar bu trendi devam ettirebileceğini düşünmek yanlış olmayacaktır.

Türk Telekom’a Karbon Saydamlık Ödülü

Türk Telekom’a Karbon Saydamlık Ödülü

Türk Telekom 2013 yılında da Karbon Saydamlık Projesi- Saydamlık Liderleri arasındaki yerini aldı.  

2010 yılından bu yana CDP Türkiye’ye (Karbon Saydamlık Projesi) yanıt veren tek telekomünikasyon şirketi olan Türk Telekom, sürdürülebilirlik alanındaki çalışmaları ile öncülüğünü bu yıl da devam ettirdi.

GTE Carbon ve ERM ekibinin, Türk Telekom ile yakın çalışmasına dayanarak hazırlanan kurumsal CDP raporu (anketi) ile liderliğini tekrar pekiştiren Türk Telekom 2013 yılında da Saydamlık Liderleri arasındaki yerini aldı.

CDP anketinin cevaplanması kapsamında, Türk Telekom’un faaliyetlerinden kaynaklanan karbon ayakizi hesaplanmasının yanı sıra, hayata geçirilen enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji projeleri ile finansal olarak elde edilen tasarruflar ile ilgili de çalışma yapıldı. 2012 yılında, Enerji Verimliliği ve Yeni Nesil Enerji Departmanı oluşturarak enerjinin anlık takibini gerçekleştiren Türk Telekom 2012 yılında 1.400 adet güneş paneli ve güneş-rüzgar sistemleri kurarak yıllık 3.3 milyar kwh’lik enerji tasarrufu elde etmiştir.

Raporla ilgili diğer ayrıntılar için:

http://www.turktelekom.com.tr/tt/portal/Guncel/Detay/Turk-Telekom-Surdurulebilirlik-Calismalari-Ile-Karbon-Saydamlik-Projesi-ndeki-Liderligini-Pekistirdi

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası 1 Ocak’ta Başlıyor

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası
1 Ocak’ta Başlıyor

GTE Carbon Direktörü Kemal Demirkol, Uluslararası Yenilenebilir Enerji Sertifikası (IREC- International Renewable Energy Certificate)  Türkiye iletişim noktası görevini üstlendi.

Yenilenebilir enerji üretiminin sertifikasyonu ve ticareti ile ilgili olarak küresel çapta bir program olarak ortaya çıkan IREC yenilenebilir enerji üreticileri ile tüketicileri ortak bir platformda buluşturmayı hedefliyor. 1 Ocak 2014’te devreye girecek olan sistem üzerinden sıfır karbonlu enerji satın almak isteyen tüketiciler MWh başına üretilecek sertifikaları satın alabilecekler.

Sıfır emisyonlu elektrik tüketimi kavramını ülkemizde de sıklıkla gündeme gelmektedir. Sadece ikili alım anlaşmalarına dayanan ancak elektrik enerjisinin ulusal şebekeden temin edildiği durumlarda var ise oluşturulan karbon kredilerinin mükerrer kullanımı ve şebekenin emisyon faktörü hesaplanırken dışarıda tutulmaması sebebi ile sıkıntılar yaşanabilmektedir. Sıfır karbonlu elektrik tüketmek ve bunu bir iletişim aracı olarak kullanmak isteyen tüketicilerin, bu enerjinin üretiminden kaynaklı karbon sertifikaları ya da yenilenebilir enerji sertifikalarını da satın almaları gerekmektedir.

Yenilenebilir enerji sertifikalarının bu konuda özellikle enerji şirketlerinden ve karbon yönetimi ile raporlaması yapan kurum ve kuruluşlardan ilgi görmesi beklenmektedir.

IREC ile ilgili daha detaylı bilgi için broşürü İNCELEYEBİLİRSİNİZ.

Gönüllü Karbon Piyasası Proje Kayıt Tebliği Yayınlandı

GÖNÜLLÜ KARBON PİYASASI PROJE KAYIT TEBLİĞİ
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 09.10.2013 tarihli Resmi Gazete’de Gönüllü Karbon Piyasası Proje Kayıt Tebliği’ni yayınladı.Gönüllü karbon projelerini kayıt altına almayı hedefleyen yeni tebliğe göre proje sahipleri projelerinin kaydı için, Proje Künyesi ile birlikte aşağıdaki belgelerin elektronik kopyasını, projenin karbon sertifikasını elde etmesini müteakip 30 gün içerisinde hazırlayarak Bakanlığa başvurmak zorundadırlar.
a) Onaylanmış proje tasarım belgesi,
b) Onaylama raporu,
c) Gönüllü karbon standart kuruluşu tarafından projenin kayıt edildiğini ve sertifikalandırmanın yapıldığını gösterir bilgi ve/veya belgeler,
ç) Doğrulama raporu.Ayrıca tebliğin yayımlandığı tarihten önce gönüllü karbon standart kuruluşları tarafından sertifikalandırma işlemi tamamlanmış tüm projeler de aynı şekilde 31/12/2013 tarihine kadar Bakanlığa kayıt için iletileceklerdir.Gönüllü Karbon Piyasası Proje Kayıt Tebiği için Tıklayınız

Havaalanlarında karbon ayakizi hesaplama ve yönetimi eğitimi gerçekleştirildi

Havaalanlarında karbon ayakizi hesaplama ve yönetimi eğitimi gerçekleştirildi  

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) işbirliği ile GTE Carbon olarak “Havaalanları Sera Gazı Hesaplama ve Yönetimi Hakkında” eğitim düzenlendik.

SHGM tarafından, havaalanlarında faaliyet gösteren kuruluşların çevreye ve insan sağlığına, verdikleri veya verebilecekleri zararların sistematik bir şekilde azaltılması ve mümkün ise ortadan kaldırılabilmesini amaçlayan “Yeşil Havaalanı” programı 2009 yılından bu yana uygulanmaktadır. Bu program çerçevesinde bugüne kadar 23 kuruluşun “Yeşil Kuruluş” sertifikası aldığı programa 2013 yılından itibaren sera gazı emisyonlarının hesaplanması ve raporlanması konusunda gereklilikler de eklemiştir.

1-3 Ekim 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen eğitimde de bu yönde havaalanında faaliyet gösteren kurum ve kuruluşlarda sera gazı hesaplama ve raporlama konusunda kapasite geliştirmek amaçlanmıştır. SHGM, DHMI gibi kuruluşların yanı sıra yer hizmetleri, terminal işletmecileri, yakıt tedarikçileri gibi pekçok farklı sektörden temsilcinin bir araya geldiği eğitimde, operasyonların karmaşık bir yapıya sahip olduğu havaalanlarında kurumsal ve faaliyet sınırları konusunda grup çalışmaları da yapılarak farkındalık yaratılmıştır.

Etkinlik ve Yeşil Havalimanı konularında sağladığımız hizmetlerimizle ilgili olarak bizimle iletişime geçebilirsiniz.[:]

Türkiye’de ilk olarak Soma’da uygulanacak olan bölgesel ısınma projesinin karbon sertifikasyonu süreci başlıyor

Türkiye’de ilk olarak Soma’da uygulanacak olan bölgesel ısınma projesinin karbon sertifikasyonu süreci başlıyor.

Soma Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü, termik santralin atık ısısından faydalanarak hayata geçirilecek olan bölgesel ısıtma projesi ile sağlanan emisyon azaltımının sertifikalandırılması konusunda GTE Carbon ile çalışacak. Ülkemizde bölgesel ısınma uygulamasının ilk olarak hayata geçirileceği proje, ülkemizde, karbon sertifikasyonu açısından da bir ilk olacak.

Avrupa’da yaygın olarak değerlendirilen, özellikle İskandinav ülkelerinde evsel ısıtmanın 50%’den fazlasını karşılayan bölgesel ısıtma sistemi ülkemizde ilk defa Soma’da hayata geçirilecek. Proje kapsamında Soma termik santralinin atık ısısının konut, kurumsal ve ticari binalar ile endüstriyel işletmelerin ısınma ve sıcak su ihtiyaçlarını daha ucuz maliyetle karşılaması planlanmaktadır. Abonelik başvurularının alınmaya başlandığı projede yaklaşık 25.000 konutun ihtiyaçlarına cevap verilebilecektir.

Proje öncesinde yaklaşık 200.000 ton kömürün evsel ısınma amaçlı olarak tüketildiği ilçede, konutların ve kurumların kömür tüketimlerinin azaltılması hedeflenmekte, buna bağlı olarak ilçede hava kalitesinin iyileşmesi beklenmektedir.

Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı Projesi Hibesi Onaylandı

Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı
Projesi Hibesi Onaylandı

Dünya Bankası tarafından oluşturulan “PMR- Partnership for Market Readiness” programı çerçevesinde Türkiye sera gazı emisyonlarının İzlemesi, Doğrulanması, Raporlanması (MRV) ve emisyon ticareti mekanizmaları konularında kapasite geliştirme ve pilot uygulamalar gerçekleştirmek amacı ile 3 Milyon Dolar’lık bir hibe alacaktır.

11 gelişmiş ülke ve Avrupa Komisyonu tarafından finansal olarak desteklenen ve Dünya Bankası tarafından yürütülen PMR, 2011 yılında, gelişmekte olan ülkelerin piyasa mekanizmalarından daha etkin faydalanmalarını sağlamak amacı ile kurumsal ve teknik kapasitelerinin arttırılmasına yönelik olarak başlatılmıştır.

Koordinasyonu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen proje kapsamında Türkiye’de 2012 yılında yürürlüğe giren  “Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi, Doğrulanması ve Raporlanması” yönetmeliğinin uygulanmasına yönelik olarak çalışmaların yapılması ve emisyon ticareti pilot uygulamaları ile ülkemizde şeffaf ve etkin emisyon ticaret sisteminin temellerinin atılması hedefleniyor.

Konu ile ilgili linkler:
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Dünya Bankası
Türkiye Başvuru dokümanı