Türkiye’de ilk olarak Soma’da uygulanacak olan bölgesel ısınma projesinin karbon sertifikasyonu süreci başlıyor

Türkiye’de ilk olarak Soma’da uygulanacak olan bölgesel ısınma projesinin karbon sertifikasyonu süreci başlıyor.

Soma Elektrik Üretim A.Ş. Genel Müdürlüğü, termik santralin atık ısısından faydalanarak hayata geçirilecek olan bölgesel ısıtma projesi ile sağlanan emisyon azaltımının sertifikalandırılması konusunda GTE Carbon ile çalışacak. Ülkemizde bölgesel ısınma uygulamasının ilk olarak hayata geçirileceği proje, ülkemizde, karbon sertifikasyonu açısından da bir ilk olacak.

Avrupa’da yaygın olarak değerlendirilen, özellikle İskandinav ülkelerinde evsel ısıtmanın 50%’den fazlasını karşılayan bölgesel ısıtma sistemi ülkemizde ilk defa Soma’da hayata geçirilecek. Proje kapsamında Soma termik santralinin atık ısısının konut, kurumsal ve ticari binalar ile endüstriyel işletmelerin ısınma ve sıcak su ihtiyaçlarını daha ucuz maliyetle karşılaması planlanmaktadır. Abonelik başvurularının alınmaya başlandığı projede yaklaşık 25.000 konutun ihtiyaçlarına cevap verilebilecektir.

Proje öncesinde yaklaşık 200.000 ton kömürün evsel ısınma amaçlı olarak tüketildiği ilçede, konutların ve kurumların kömür tüketimlerinin azaltılması hedeflenmekte, buna bağlı olarak ilçede hava kalitesinin iyileşmesi beklenmektedir.

İstanbul için İklim Değişikliği Eylem Planı Yol Haritası Hazırlandı

İstanbul için İklim Değişikliği Eylem Planı Yol Haritası Hazırlandı 

Türkiye ve Avrupa’nın en büyük metropollerinden biri durumunda olan İstanbul kentiiçin detaylı bir çalışma kapsamında iklim değişikliği eylem planı yol haritası hazırlandı.

İstanbul kentinin karbon ayakizinin hesaplanması projesinin ardından, GTE Carbon ve ERM, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın finansal desteği ile İBB Çevre Koruma Müdürlüğü Başkanlığı’nda İstanbul kenti için iklim değişikliği eylem planı yol haritası hazırladılar. Proje kapsamında iklim değişikliği eylem planı kapsam ve içeriği, planlama ve geliştirmede kullanılabilecek yaklaşımlar, paydaş analizleri, uygulama, izleme ve performans değerlendirme gibi konular ele alındı. Ayrıca, dünyada iklim değişikliği eylem planına sahip diğer kentler de incelenerek analizi yapıldı. İstanbul’un da ev sahipliği yapmaya aday olduğu Olimpiyatlar gibi organizasyonlardaki sürdürülebilirlik ve iklim dostu uygulamalar derlenerek başarılı örnekler belediyeye sunuldu.

Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı Projesi Hibesi Onaylandı

Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı
Projesi Hibesi Onaylandı

Dünya Bankası tarafından oluşturulan “PMR- Partnership for Market Readiness” programı çerçevesinde Türkiye sera gazı emisyonlarının İzlemesi, Doğrulanması, Raporlanması (MRV) ve emisyon ticareti mekanizmaları konularında kapasite geliştirme ve pilot uygulamalar gerçekleştirmek amacı ile 3 Milyon Dolar’lık bir hibe alacaktır.

11 gelişmiş ülke ve Avrupa Komisyonu tarafından finansal olarak desteklenen ve Dünya Bankası tarafından yürütülen PMR, 2011 yılında, gelişmekte olan ülkelerin piyasa mekanizmalarından daha etkin faydalanmalarını sağlamak amacı ile kurumsal ve teknik kapasitelerinin arttırılmasına yönelik olarak başlatılmıştır.

Koordinasyonu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen proje kapsamında Türkiye’de 2012 yılında yürürlüğe giren  “Sera Gazı Emisyonlarının İzlenmesi, Doğrulanması ve Raporlanması” yönetmeliğinin uygulanmasına yönelik olarak çalışmaların yapılması ve emisyon ticareti pilot uygulamaları ile ülkemizde şeffaf ve etkin emisyon ticaret sisteminin temellerinin atılması hedefleniyor.

Konu ile ilgili linkler:
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Dünya Bankası
Türkiye Başvuru dokümanı

Karbon Piyasalarına Bakış

Karbon Piyasalarına Bakış

Karbon kredisi fiyatlarındaki durağan ve düşük seyir devam etmekte. Gönüllü piyasalarda Gold Standard krediler 2.5-3.5 EUR, VCS kredileri 0.5-1 USD dolaylarında. Geçen hafta, EU ETS EUA fiyatlarında bir miktar toparlanma ile fiyatlar 4-5 EUR aralığında gerçekleşirken,  en düşük seviyelerden alıcı bile bulmakta zorlanan CER fiyatları 0.5 EUR dolaylarında.

 

 

GTE Carbon, ERM ve İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’yle birlikte İstanbul’un emisyon ayakizini hesaplayacaklar.

GTE, ERM VE İTÜ ortaklığı ile İstanbul’un karbon ayakizinin hesaplanacağı projenin açılış toplantısı gerçekleştirildi.

Dünya nüfusunun %50’sini barındıran, enerji tüketiminin %80’ininden sorumlu olan kentler, bugün sera gazı emisyonlarının da başlıca kaynakları. Bu sebeple, iklim değişikliği ile mücadeledeki rolü giderek daha fazla önem kazanmaktadır. 15 milyona yakın nüfusu ile dünyanın en büyük metropollerinden biri olan İstanbul da son yıllarda iklim değişikliği ile mücadelede adımlarını hızlandırmaya başladı. Mexico Kentler Paktı’nı imzalayan ve CDP-Kentler programına katılan İBB, adımlarını bilimsel bir çerçeveye oturtmak ve karbon azaltım yol haritasına altlık oluşturmak amacı ile kentin karbon ayakizini hesaplayacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve iştiraklerinden katılımcıların bulunduğu açılış toplantısında konuşan Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanı Cevat Yaman, iklim değişikliği ve kentler ile ilgili belediyenin pekçok sözleşmeye taraf olduğu ve bu çalışmanın çıktılarının belediye için büyük önem arz ettiğini belirtti. GTE Direktörü Kemal Demirkol ise bugün özellikle belirli kentlerin marka değeri olduğunu ve iklim değişikliği ile mücadele ve sürdürülebilir kalkınma alanında yapılan faaliyetlerin bu çerçevede, kentlerin rekabet gücünü ve marka değerini arttıran unsurlar olarak öne çıktığını vurguladı. İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nden Doç. Dr. Alper Ünal ise bu projenin İstanbul’un sera gazı envanter raporunun hazırlanması, veri kalitesinin iyileştirilmesi ve iklim değişikliği eylem planına altlık oluşturması açısından büyük önem arz ettiğini ifade etti.

İngiltere Büyükelçiliği’nden sağlanan fonla, IBB adına projeyi yürütecek olan GTE’nin, yanı sıra dünyaca saygın çevre danışmanlık firması ERM ile iklim değişikliği ve hava kirliliği konularında örnek bilimsel projelere imza atan İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü de projede uygulayıcı kuruluş olarak yer alacak.

GTE Carbon ve ERM 9 Ocak 2013 tarihinde bir Su Ayakizi Hesaplama Webineri düzenledi.

9 Ocak 2013 tarihinde gerçekleştirilen su ayakizi webinerine ilgi yoğundu.  Internet ve telekonferans bağlantısı ile seyahat gerektirmeden gerçekleştirilen etkinlikte, GTE Carbon’da Projeler Müdürü olarak görev yapmakta olan Zeren Erik’in yaptığı açılış konuşmasından sonra Türkiye ve İngiltere’den konusunda uzman konuşmacılar yer aldı.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Su Verimliliği Araştırma ve Su Teknolojisi Şubesi görevini icra etmekte olan Selçuk Çoşkun’un istatistiki bilgilere dayanarak Türkiye’de su kaynaklarının durumu ve Bakanlık faaliyetleri ile ilgili bilgiler verdi. Falkenmark ve Shiklomanov sınıflandırmasına göre suyun az ya da su baskının olduğu ülkeler kategorisinde yer alan Türkiye’de ortalama su miktarı yaklaşık 1.600 m3/kişi/yıl. Türkiye’de akış miktarı ile nüfus yoğunluğu arasındaki dengesizliğe dikkat çekerek, nüfusun %28’ini barındıran Marmara Havzası’nın, Türkiye’deki akışın sadece %4’üne sahip olduğunu belirtti.

Karbon Saydamlık Projesi (CDP)- Su Birimi Başkanı olan Cate Lamb, özellikle hammadde tedariğinin ve üretimin kesintiye uğraması ve daha maliyetli bir hale gelmesi, su kalitesinin azalması ve yasal yaptırımların artması sebebi ile suyun özel sektör için iklim değişikliği kadar önemli bir konu olduğunu belirtti. Sürdürülebilir su yönetimi konusunda firmaların daha hızlı adımlar atması gerektiğini vurgulayan Lamb, dünyanın farklı yerlerinden gerek kuraklık gerekse yağış artışı sebebi ile zorluklarla karşılaşan firmalardan örnek verdi. Geçen sene $200 milyon dolar mertebelerinde zarara uğrayan firmalar olduğundan bahseden Lamb, sürdürülebilir su yönetimi konusunda kamu, sivil toplum ve özel sektör işbirliklerinin gerekliliğine dikkat çekti.

Coca-Cola İçecek Kurumsal İlişkiler Yöneticisi, Suna İpek Batu ise dünyada Coca-Coca üretim tesisleri içerisinde su verimliliği konusunda en iyi uygulama örneği olarak öne çıkan Coca-Cola İçecek’in Türkiye’deki tesislerinde 1 litre ürün başına kullanılan su miktarının 2011 yılında 1.42 litre olarak gerçekleştiğini belirtti. Coca-Cola’nın küresel ortalamasının şu anda 2.16 litre olduğu belirten Batu, 2020 için hedeflerinin 1.2 litre olduğu belirtti. İzmir fabrikasının Ağustos ayında 1.01 litre ile küresel olarak en verimli uygulama olduğunu vurguladı.

ERM’de kıdemli danışman olarak görev yapmakta olan Bryan Hartlin ise katılımcıları su ayakizi hesaplamada kullanılan farklı metodolojiler hakkında bilgilendirdi. Tedarik zinciri, kurumsal bazda ya da ürünler için yapılacak su ayakizi çalışmaları arasındaki farklara değinen Hartlin hangi verilere ihtiyaç olduğu hakkında katılımcıları bilgilendirdi.

WEBİNER SUNUMLARINI GÖRMEK İÇİN LÜTFEN TIKLAYINIZ : 

Bryan Hartlin
Cate Lamb
Selcuk Coskun
Suna Ipek Batu
Zeren Erik 

Yaşar Holding 2020 yılına kadar emisyonlarını %15 azaltma hedefi belirledi.

2012 yılında GTE Danışmanlık ve ERM tarafından karbon ayakizi hesaplanan Yaşar Grubu şirketleri 2020 yılında birim üretim başına emisyonlarını 15% azaltma hedefi aldı. Bu hedefle Yaşar Grubu emisyon azaltım taahhüdü alan ilk yerli firma oldu.

3 Ocak 2012’de Çeşme Altın Yunus Otel’de Yaşar Grubu Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, İcra Başkanı Dr. Mehmet Aktaş ve tüm Yaşar Grubu üst düzey yöneticilerinin katılımı ile açılış toplantısı yapılan Yaşar Grubu şirketlerinin karbon ayakizinin hesaplanması projesi Ocak-Mayıs 2012 tarihleri arasında başarı ile tamamlandı.

Çalışmaya dahil edilen Pınar Süt, Pınar Et, Pınar Su, Dyo Boya, Dyo Matbaa, Viking Kağıt, Desa Enerji, Çeşme Altın Yunus Otel, Yaşar Birleşik Pazarlama ve Çamlı Yem Besicilik firmalarının karbon ayakizi GTE ve ERM tarafından hesaplanmış ve her firma için karbon azaltım yol haritası dahilinde emisyon azaltıcı önlemler belirlenmiştir.

Bu çalışmanın sonucunda Yaşar Grubu şirketleri 2020 yılında birim üretim başına emisyonlarını 15% azaltma hedefi almış ve bu hedefle emisyon azaltım taahhüdü alan ilk yerli firma olmuştur.

Yaşar Grubu Sürdürülebilirlike Raporu’na ulaşmak için: http://www.yasar.com.tr/pdf/yasar_2011_surdurulebilirlik_raporu.pdf

Kyoto Protokolü kurtuldu mu?

26 Kasım-8 Aralık 2012 tarihleri arasında düzenlenen Taraflar Konferansı COP-18’de Avrupa Birliği, Avusturalya’nın uğraşları ile Kyoto Protokolü 2. yükümlülük dönemi ile devam ederken 2015’te karara bağlanması beklenen post-Kyoto rejimi için müzakere süreci ana hattı ile belli oldu.

Her zaman olduğu gibi, ilk haftası yavaş geçen COP-18’de, kalkınmış ülkelerin iklim finansmanı konusunda somut taahhütler vermemesi ile özellikle Rusya’nın 2008-2012 yılları arasında elde edilen ancak satılamayan AAU’ları (Ortak Uygulama mekanizması kredileri, Assigned Amount Units) yeni dönemde kullanmak istemesi ve başta AB’nin kendi emisyon azaltım taahhütlerini karşılamak için AAU’ları almayacağını açıklaması müzakerelerin kilitlenme noktasına gelmesine sebep oldu.

Rusya, Kanada, Yeni Zelanda ve Japonya’nın çekilmesine rağmen, Avusturalya ve Avrupa Birliği’nin kararlılığı sayesinde Ek-1 üyesi 38 ülke ile 1 Ocak 2013’ten itibaren Kyoto Protokolü’nün 2. Yükümlülük dönemi ile devam etmesi kararlaştırıldı. Yeni dönemde bu hali ile küresel emisyonların sadece %15’lik bir kısmı kapsanmış olacak. Kyoto Protokolü’nün devam etmesi yönünde alınan karar sevindirici olarak değerlendirilse de, az gelişmiş ülkelerin, gelişmiş ülkelerin emisyonlarının 2017’ye kadar 1990 yılı emisyonlarından %33 azaltım yapmaları önerisinin reddedilmesi hayal kırıklığı yarattı. 2. yükümlülük dönemine katılan ülkeler azaltım taahhütlerini 2014’e kadar UNFCCC Sekreteryası’na iletmek durumundalar. Azaltım taahhüdü almayan ve 2. yükümlülük döneme katılmayan ülkeler Kyoto Protokolü’nün esneklik mekanizmalarından faydalanamayacaklar. Ancak, bu süreçte mekanizmalara katılım nasıl genişletilebilir önümüzdeki toplantılarda tartışılmaya devam edecek.

Toplantı sonrasında, Kyoto Protokolü’nün 2. yükümlülük döneminin kapsadığı coğrafya ve emisyonlardaki daralma göz önüne alındığında, ne derece “Kyoto Protokolü kurtuldu” demek mümkün, tartışmalar devam ediyor. Ülkeler anlaşamaya dursunlar, iklim değişikliği bilim insanları tarafından tahmin edilenden daha hızlı bir şekilde etkisini arttırırken, küresel emisyonlar, dünyamız için güvenli olarak tabir edilen ortalama 2 derecelik sıcaklık artışını sağlamaktan çok uzak bir şekilde artıyor ve artmaya da devam edecek. Hükümetlerdeki bu durağanlık ise yerel yönetimlerin ve özel sektörün iklim ile ilgili konularda daha çok ön plana çıkmalarına ve hükümetleri eyleme çağırmalarında etkili oluyor.

Başlıca Doha Çıktıları

  • Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hepsini kapsayacak şekilde 2020 yılı sonrasında yürürlüğe girmesi planlanan yeni iklim anlaşmasının Mayıs 2015’e kadar tamamlanması COP 17’de kararlaştırılmıştı; COP 18’de yinelendi.
  • 1 Ocak 2013’te başlayıp 2020 yılının sonuna kadar devam edecek olan Kyoto Protokolü’nin 2. Yükümlülük dönemi ile devam etmesi kararlaştırıldı.
  • 2006’dan bu yana ayrı olarak devam eden adhoc working group on long-term co-operative action (AWG-LCA) ve adhoc working group on Kyoto Protocol (AWG- KP) müzakere kulvarları birleştirildi. Bundan sonra müzakerele adhoc working group on Durban platform for enhanced action (ADP) adı altında tek bir elden yürüyecek.
  • UNFCCC altında yeni esneklik mekanizmalarının oluşturulması için çalışma programı başlatıldı.
  • Ülkeler tarafıdan kurulan ve ülkeler arası ikili anlaşmalar  ile işleyen karbon piyaları gibi UNFCCC dışında oluşturulan mekanizmaların tanınması  için bir çerçeve program geliştirilmesi yönünde çalışma programı başlatıldı.
  • Az gelişmiş ülkelerin zarar ve kayıplarının telafisi için bir fon oluşturulması kararlaştırıldı. Finansman talep eden Az Gelişmiş Ülkeler için “Ulusal Olarak Uygun Azaltım Planlarının” kayıt altına alınabileceği bir system oluşturuldu.

Karbon Piyasalarında Son Durum

Doha görüşmeleri öncesinde rekor seviyelere gerileyen AB Emisyon Ticaret Sistemi EUA fiyatı ile “Temiz Kalkınma Mekanizması” sertifikaları olan CER fiyatları, Doha’da da piyasaya yönelik belirsizliklerin giderilmemesi sebebi ile düşüş halindeki seyrini devam ettiriyor. EUA’lar Aralık ayını €7.5/ton CO2 seviyelerinden kapatırken, CER fiyatları €1’nun altına indi.
Gönüllü piyasalarda da durum farklı değil. Gold Standard sertifikalarının satış fiyatı €4’nun altına inerken, VCS için fiyatlar €0.5-1 seviyelerinde seyrediyor. 2020 sonrasındaki iklim rejiminin kararlaştırılmasının beklendiği 2015’e kadar içeride piyasayı canlandıracak bir gelişme olmadığı sürece piyasaların bu şekilde devam edeceğini öngörebiliriz.

 

 

İklim Değişikliği ve Karbon Yönetimi Derneği, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın kurumsal karbon ayakizini hesapladı.

Çalışma, İklim Değişikliği ve Karbon Yönetimi Derneği tarafından Bakanlığın 2010 yılı kurumsal karbon ayakizini hesaplamak amacıyla gönüllü olarak yürütüldü. GTE Carbon, projeye Dernek adına veri toplama, hesaplama ve raporlama aşamalarında katkılarda bulundu.[:en]Association for Climate Change and Carbon Management quantified the corporate carbon emissions of the Ministry of Environment and Forest.

The study was voluntarily undertaken by the Association for Climate Change and Carbon Management for the Ministriy’s 2010 corporate emissions. GTE Carbon contributed in the project on behalf of the Association. The results of the project were also volunatilry verfied by Bureau Veritas.