Kyoto Protokolü kurtuldu mu?

25.03.2024

26 Kasım-8 Aralık 2012 tarihleri arasında düzenlenen Taraflar Konferansı COP-18’de Avrupa Birliği, Avusturalya’nın uğraşları ile Kyoto Protokolü 2. yükümlülük dönemi ile devam ederken 2015’te karara bağlanması beklenen post-Kyoto rejimi için müzakere süreci ana hattı ile belli oldu.

Her zaman olduğu gibi, ilk haftası yavaş geçen COP-18’de, kalkınmış ülkelerin iklim finansmanı konusunda somut taahhütler vermemesi ile özellikle Rusya’nın 2008-2012 yılları arasında elde edilen ancak satılamayan AAU’ları (Ortak Uygulama mekanizması kredileri, Assigned Amount Units) yeni dönemde kullanmak istemesi ve başta AB’nin kendi emisyon azaltım taahhütlerini karşılamak için AAU’ları almayacağını açıklaması müzakerelerin kilitlenme noktasına gelmesine sebep oldu.

Rusya, Kanada, Yeni Zelanda ve Japonya’nın çekilmesine rağmen, Avusturalya ve Avrupa Birliği’nin kararlılığı sayesinde Ek-1 üyesi 38 ülke ile 1 Ocak 2013’ten itibaren Kyoto Protokolü’nün 2. Yükümlülük dönemi ile devam etmesi kararlaştırıldı. Yeni dönemde bu hali ile küresel emisyonların sadece %15’lik bir kısmı kapsanmış olacak. Kyoto Protokolü’nün devam etmesi yönünde alınan karar sevindirici olarak değerlendirilse de, az gelişmiş ülkelerin, gelişmiş ülkelerin emisyonlarının 2017’ye kadar 1990 yılı emisyonlarından %33 azaltım yapmaları önerisinin reddedilmesi hayal kırıklığı yarattı. 2. yükümlülük dönemine katılan ülkeler azaltım taahhütlerini 2014’e kadar UNFCCC Sekreteryası’na iletmek durumundalar. Azaltım taahhüdü almayan ve 2. yükümlülük döneme katılmayan ülkeler Kyoto Protokolü’nün esneklik mekanizmalarından faydalanamayacaklar. Ancak, bu süreçte mekanizmalara katılım nasıl genişletilebilir önümüzdeki toplantılarda tartışılmaya devam edecek.

Toplantı sonrasında, Kyoto Protokolü’nün 2. yükümlülük döneminin kapsadığı coğrafya ve emisyonlardaki daralma göz önüne alındığında, ne derece “Kyoto Protokolü kurtuldu” demek mümkün, tartışmalar devam ediyor. Ülkeler anlaşamaya dursunlar, iklim değişikliği bilim insanları tarafından tahmin edilenden daha hızlı bir şekilde etkisini arttırırken, küresel emisyonlar, dünyamız için güvenli olarak tabir edilen ortalama 2 derecelik sıcaklık artışını sağlamaktan çok uzak bir şekilde artıyor ve artmaya da devam edecek. Hükümetlerdeki bu durağanlık ise yerel yönetimlerin ve özel sektörün iklim ile ilgili konularda daha çok ön plana çıkmalarına ve hükümetleri eyleme çağırmalarında etkili oluyor.

Başlıca Doha Çıktıları

  • Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hepsini kapsayacak şekilde 2020 yılı sonrasında yürürlüğe girmesi planlanan yeni iklim anlaşmasının Mayıs 2015’e kadar tamamlanması COP 17’de kararlaştırılmıştı; COP 18’de yinelendi.
  • 1 Ocak 2013’te başlayıp 2020 yılının sonuna kadar devam edecek olan Kyoto Protokolü’nin 2. Yükümlülük dönemi ile devam etmesi kararlaştırıldı.
  • 2006’dan bu yana ayrı olarak devam eden adhoc working group on long-term co-operative action (AWG-LCA) ve adhoc working group on Kyoto Protocol (AWG- KP) müzakere kulvarları birleştirildi. Bundan sonra müzakerele adhoc working group on Durban platform for enhanced action (ADP) adı altında tek bir elden yürüyecek.
  • UNFCCC altında yeni esneklik mekanizmalarının oluşturulması için çalışma programı başlatıldı.
  • Ülkeler tarafıdan kurulan ve ülkeler arası ikili anlaşmalar  ile işleyen karbon piyaları gibi UNFCCC dışında oluşturulan mekanizmaların tanınması  için bir çerçeve program geliştirilmesi yönünde çalışma programı başlatıldı.
  • Az gelişmiş ülkelerin zarar ve kayıplarının telafisi için bir fon oluşturulması kararlaştırıldı. Finansman talep eden Az Gelişmiş Ülkeler için “Ulusal Olarak Uygun Azaltım Planlarının” kayıt altına alınabileceği bir system oluşturuldu.